Pazartesi, Nisan 25

Ooo La La Carpe Diem Baby!


Hani şu karmaşık kadın beynimizle yıllardır erkekleri anlamaya çalışıyor, onların hareketlerinin altında neler yattığını çözebilmek için kendimizi paralıyoruz ya boşa uğraşıyoruz. Çünkü erkek beyni bizim düşündüğümüz gibi işlemiyor. Onların hareketlerinin altında bizimkiler gibi binlerce şey yatmıyor. Davranışları oldukça düz bir mantıkla ilerlerken, söyledikleri sözlerin altında hiçbir zaman bizimkiler gibi farklı alt metinler olmuyor.

Onların düşünce sisteminde bizimki gibi manyak labirentler, kıvrımlı sinir bozucu yollar ve anormal çıkmaz sokaklar yok. Aksine düşündükleri ve hissettikleriyle yaptıkları arasında sadece dümdüz bir çizgi var. Dümdüz ve kısacık bir çizgi… İşte hepsi bu!

Yani bir erkek o an bize ilgi göstermek isterse gösteriyor, istemezse göstermiyor. Bize karşı aşkı hissederse yaşıyor, artık hissetmediğini düşündüğü an çekip gidiyor. Geri dönmek isterse dönüyor, istemezse dönmüyor. Ne geçmişi sorguluyor ne de geleceği, sadece o an ne hissediyorsa onu yaşıyor. Yani, O La La, Carpe Diem Baby!


Peki biz napıyoruz? Her defasında aynı hataya düşüp her şeyi didik didik ediyoruz, saç baş yoluyoruz, tırnaklarımızı yiyoruz. Ve olayları her defasında trajik hale getirip bide üstüne bunlara inanıyoruz.

Mesela yeni tanıştığımız biri bizi ertesi gün aramıyorsa; ne o erkeğin başına bir şey gelmiş oluyor, ne toplantısı çıkmış, ne şarjı bitmiş oluyor ne de telefon numaramızı kaybetmiş. Sadece aramak istememiş ve aramamış oluyor. İşte bu kadar basit!

Ama biz napıyoruz bunu kabullenmiyoruz, kabullene-mi-yo-ruz! Ve bir erkek beyninin sakin işleyişinin aksine, biz her seferinde kendimizinkini “niçin”lerle doldurup taşırıyoruz.

“Niçin beni kıskanmıyor?”, “Niçin aramıyor?”, “Niçin beni terketti?”, “Niçin böyle davranıyor?”...

“Niçin durup dururken mesaj attı?” “Niçin beni aradı?” “Niçin bana karşı bu kadar iyi?”…

“Bi’ dur be kadın bi’ dur sorgulama artık! O an öyle istedi ve yaptı, öyle hissetti ve yaptı, olay bu kadar basit!” demiyoruz. Ve kendi küçük kuş beynimizin bizi her defasında yiyip bitirmesine izin veriyoruz.

Bravo bize!

Peki onların bu kadar düz mantık olduğunu kabullenip de artık hiçbir şeyi sorgulamadan, üzülmeden, kırılmadan onlar gibi yaşayabilir miyiz dersiniz? Cevap açık değil mi?
Yaşayamayız, yapamayız. Bu imkansız. Yaradılışımız böyleyken biz kadın milleti düşünüp sorgulamadan duramayız.
Öyleyse yapacak bir şey yok…

Seni versinler ellere, beni vursunlar, sana carpe diem’in tatlı yolları, bana kuruntular…

Ne de olsa erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...