Pazartesi, Ekim 17

Zamane Aşkları’nı Okuyup Sevdiysen, Şimdi Yaratıcılık Zamanı!


“Peki ya sence Zamane Aşkları nasıl yaşanır?”

Soruyu yanıtla, kitapla birlikte çekilmiş fotoğrafınla birlikte 14.11.2011 tarihine kadar

duyguycl@gmail.com

adresine gönder.

En çarpıcı yanıt seninkiyse, imzalı “Zamane Aşkları” ellerinde! Üstelik sürpriz bir hediyeyle!!!



http://www.facebook.com/media/set/?set=a.192888524103727.50401.179981102061136&type=1

Salı, Eylül 6

Kadınları Anlama Kılavuzu


Erkekler şöyle, erkekler böyle deriz, erkekleri mercek altına alıp onları anlata anlata bitiremeyiz. Peki ama hanımlar biz sütten çıkmış ak kaşık mıyız yani? Bizim de çekilmez hallerimiz, olur olmaz değişimlerimiz yok mu? Hadi gelin bir değişiklik yapalım, bu seferki yazıyı da beyler için bizi anlama kılavuzu olarak hazırlayalım.
Evet beyler hazırsanız başlıyoruz;

Bir kadının beyninden geçenlerle ağzından çıkanlar arasında hiçbir zaman %100 senkronizasyon yoktur. Hayır derse o belki, belki derse o evet, evet derse o hayatta olmaz anlamına gelebilir. Bir kadın “beni bir daha arama” diyorsa bu “beni bir daha arama” anlamına geldiği gibi, “beni defalarca ara” anlamına da gelebilir. Hatta beni bir daha arama diyen kadın “beni arama, kapıma dayan, kul köle ol, yalvar yakar” demek istiyor bile olabilir.

“Her şeyi tamamen unuttum” diyen kadın yalancı kadındır. Kadın dediğin kirli çıkının tekidir. Asla unutmaz. Beyin korteksinin en ıssız köşelerinde dahi olsa, gerektiğinde kullanılmak üzere her türlü anıyı itinayla saklar. Evet, çok derinlere gömer fakat asla imha etmez. Acil durumlar için her zaman saklar.

“Beklentim yok” diyen kadına da asla inanmayın. En beklentisiz görünen kadın bile görüntüsüne inat bir şeyler bekler. Çünkü bir kadın asla beklentisiz yaşayamaz. Bilimsel olarak açıklamak gerekirse; potansiyel bir ilişkinin tohumları atıldığı anda, kadın beynindeki beklenti hücreleri aktive olur. Kadın o saatten sonra aramanızı bekler, sormanızı bekler, ilgi göstermenizi bekler, düşünmenizi bekler, çabalamanızı bekler… En umursamaz ilişkide bile, umursamaz görünür ama umursanmayı bekler. Yani bekler de bekler. İşte bu yüzden bir kadının ömrü beklemekle geçer.

Bir kadın asla karşısındakini olduğu gibi kabul edip, elindekiyle mutlu olmayı bilmez. Bir erkek yeterince arıyorsa daha çok aramasını ister, daha çok aradığın da daha az aramasını. Özel günleri hatırlamıyorsa zorla hatırlamasını ister, sonra da zorla hatırlamaktansa hiç hatırlamamasını. Fiziksel olarak da öyle. Mesela karşısındaki erkek kısa saçlıysa saçını biraz daha uzatmasını, hantal görünüyorsa biraz daha fit olmasını ya da giyim tarzını onun zevkine göre uyarlamasını.

Ayrıca bir kadın potansiyel ilgi manyağıdır. Bir erkeğe karşı bir şeyler hissediyorsa ilgi görmekten mutlu olması ne ala, ona lafım yok. Ama bir kadın zaman zaman hiçbir şey hissetmediği bir erkeğin ilgisinden de hoşlanabilir. O ilgiyle alıp egosunu güzelce bir siler, parlatır, cilalar sonra da ondan sıkılır ve kurtulmak için var gücüyle uğraşır. Parlayan egosuyla gördüğü ilgiyi beğenmemeye başlar, ilgiden kurtulunca da “ne olacak benim bu halim” diye yakınır da yakınır.

Kadın oldukça riskli bir canlıdır. Bir an mutluyken bir diğer an mutsuz olabilir. Her an depresyona girip, birden depresyondan çıkabilir. Bir anda parlayıp, bir anda sönebilir. Merkür’den etkilenir, havanın kasvetli olmasından etkilenir, hormonlarının çıldırmış olmasından etkilenebilir ve tutarsız hareketlerine çok güzel kılıflar uydurup, onlar için çokta şahane bahaneler bulabilir.

Bitti mi sanıyorsunuz? Tabi ki de hayır! Devamı gelecek çünkü bir kadının anatomisinden 12 ciltlik kitap yazılabilir. Ve beyler biliyorum belki de ilk kez bu yazımı sonuna kadar destekliyor ve muhtemelen kadın milletiyle ilgili yazdıklarımın hepsine katılıyorsunuz.

Ama asıl komik olan ne biliyor musunuz? Siz, bizim bu dengesiz, tutarsız ve ne istediğini bilmeyen halimizden yaka silkip, sonra da yine bize aşık oluyorsunuz!

Çarşamba, Ağustos 24

Ayrılmaz ikili Eflatun ve Ben..

Geçen yıl alıp giymediklerim bugün karşınızda..
Eflatun,mor,sarı ve yeşil renklerdeki geçen sezondan beri gözümüze sokulan kareli gömleklerden ben de tabi ki almıştım. Geçen yıl hiç giyemedim ama şu an üstümden çıkarmıyorum. Mor renk ayakkabılarıma kim ne derse desin bayılıyorum :)






Güneş gözlüklerimi iki yıl önce Milano'dan almıştım o da hiç kullanmadıklarım arasındaydı. Baktım bu sene iyi yorumlar aldı, takmaya başladım. 



Gömlek ve jeanin benzerini Mavi'de bulabilirsiniz. Ayakkabılarımda eskiden beri çok sevdiğim Converse'ler gibi moda olan Keds'lere benziyor. Renk seçenekleriyle Boyner'ler de var.




Gömlek// Topshop, Jean// Bershka, Gözlük// Alcott, Ayakkabı// H&M

Çarşamba, Temmuz 27

Zamane Aşkları...


Blogumuzdan yazılarını takip ettiğiniz Duygu Özlem Yücel'in ilk kitabı  çıktı!

ZAMANE AŞKLARI
DUYGU ÖZLEM YÜCEL
                           Aşka ne kadar teslim olabilirsin ya da ondan ne kadar kaçabilirsin?                            

İlişkiler ve kadın/erkek farklılıkları üzerine yazdığı yazılarıyla tanınan Duygu Özlem Yücel, Destek Yayınları’ndan çıkan yeni kitabında, günümüz metropol ilişkilerini tam da ondan beklenen mizahi dille anlatıyor. Kendine has yazı diliyle genç ve dinamik bir okuyucu kitlesi edinen yazar, ilk romanı olan “Zamane Aşkları”nda da okuyucularını hayal kırıklığına uğratmıyor.

“Neden artık aşklar çabucak tüketiliyor?”, “Neden herkes bu kadar umursamaz?” , “Neden kadınlar ve erkekler bu kadar farklı?”, “Neden gerçek bir aşk bulmak bu kadar zor?” , “Neden üzülen taraf hep biz oluyoruz?” Neden, neden, neden… Aklında günümüz aşklarına dair “Neden?” sorusu olanlar ve henüz bir cevap bulamayanlar için kaçırılmayacak bir roman… Akıllardaki tüm “neden”ler eğlenceli bir hikaye ile bu romanda okuyucularını bekliyor çünkü bu kitap ilişkilerin labirentli yollarında tüm bu sorulara cevap arıyor ve bize çokta içimizden bir masal anlatıyor. Tek bir farkla…
Kaderimizin bize yazdığı masallar, çocukluk masallarımız gibi değildi çoğu zaman. Bizim masallarımız öyle saf, deli divane ya da dozajı kaçmış bir mutlulukla sürmüyordu. Üstelik hesapsız bir mutlu sonla da bitmiyordu. Hayat masallarımız daha acımasızdı, daha sıradan, daha kırıcı ve daha gerçek! Tıpkı 30’una yaklaşırken yaşadığı rutin hayattan tek beklentisi sevgilisinden gelecek romantik evlenme teklifi olan Aylin ve gelen teklifin ardından alt üst olan hayatı gibi…
Oysaki o aşkların hala eski Türk filmlerindeki gibi yaşandığını zannediyordu. Peki ama gerçekten öyle miydi? Hayatta her şey gerçekten tam da planlandığı gibi mi giderdi, yoksa zamane aşkları hiçte öyle sanıldığı gibi masum değil miydi? Tam da içimizden bir hikaye, ben de bunu yapmıştım dedirten duygu durumları ve çokta tanıdık karakterler.
Bir sevgili, bir yüzük, bir Yunan Heykeli, bir Playboy ve Aylin! Cesur bir vazgeçiş, korkularla yüzleşme ve derin bir kararsızlık… Aşk bir kumardı ve Aylin ya kaybedecek ya kazanacaktı… Peki ama ne yaptı? Komik durumlar, eğlenceli anlar, sürüp giden hayatlar, karmakarışık duygular…
Çünkü zamane aşklarında kaçak oyuncular çoktu ve her yaşanan şeyin illaki bir nedeni yoktu. Ne de olsa zamane aşklarında sözler tutulmamak için verilirdi ve bu roman hepsini dile getirdi.
Bu kitabı bir solukta okuyacaksınız ve her bölümünde kendinizden bir şeyler bulup çok eğleneceksiniz.

Zamane Aşkları'nı tüm kitapçılarda bulabilirsiniz. Ayrıca kitabı indirimli online satın almak için tıklayın!
Yazarımızın imzalı kitabını kazanmak için takipte kalmaya devam edin...

Perşembe, Temmuz 7

Sortların dayanılmaz hafifliğine bayılıyorum..


Yazın gelmesiyle şortlarımızı giyip gezebilmenin nihayet mutluluğunu yaşıyoruz. Kazak giydiğimiz günlerin ardından gelen hafif kumaşların yarattığı rahatlıkla uçuşan bir çekim yaptık. Plazaların arasında zorla bulduğumuz iki ağaç ve çimenlerle az da olsa mutlu olduk:)





                                                                 Gömlekleri boğazıma kadar kapayıp kullanmayı seviyorum. Bu sıcaklarda pek mümkün olmasa da görünüm hoşuma gidiyor. Blue jean ve camel renginin uyumuna da bayılıyorum. Yanık teninizle uyum sağlayan açık renk jeanleri benim gibi ister spor ayakkabıyla giyin ister taşlı, parmak arası bir terlikle tamamlayın.



Gömlek// Topshop, Şort// Zara, Hırka// İpekyol, Kemer-Ayakkabı // H&M, Çanta// Milano Vintage,
Saat// Piaget, Yüzük// Altınbaş

Pazar, Mayıs 29

Kadınları Anlama Kılavuzu


Erkekler şöyle, erkekler böyle deriz, erkekleri mercek altına alıp onları anlata anlata bitiremeyiz. Peki ama hanımlar biz sütten çıkmış ak kaşık mıyız yani? Bizim de çekilmez hallerimiz, olur olmaz değişimlerimiz yok mu? Hadi gelin bir değişiklik yapalım, bu seferki yazıyı da beyler için bizi anlama kılavuzu olarak hazırlayalım.

Evet beyler hazırsanız başlıyoruz;


Bir kadının beyninden geçenlerle ağzından çıkanlar arasında hiçbir zaman %100 senkronizasyon yoktur. Hayır derse o belki, belki derse o evet, evet derse o hayatta olmaz anlamına gelebilir. Bir kadın “beni bir daha arama” diyorsa bu “beni bir daha arama” anlamına geldiği gibi, “beni defalarca ara” anlamına da gelebilir. Hatta beni bir daha arama diyen kadın “beni arama, kapıma dayan, kul köle ol, yalvar yakar” demek istiyor bile olabilir.

“Her şeyi tamamen unuttum” diyen kadın yalancı kadındır. Kadın dediğin kirli çıkının tekidir. Asla unutmaz. Beyin korteksinin en ıssız köşelerinde dahi olsa, gerektiğinde kullanılmak üzere her türlü anıyı itinayla saklar. Evet, çok derinlere gömer fakat asla imha etmez. Acil durumlar için her zaman saklar.

“Beklentim yok” diyen kadına da asla inanmayın. En beklentisiz görünen kadın bile görüntüsüne inat bir şeyler bekler. Çünkü bir kadın asla beklentisiz yaşayamaz. Bilimsel olarak açıklamak gerekirse; potansiyel bir ilişkinin tohumları atıldığı anda, kadın beynindeki beklenti hücreleri aktive olur. Kadın o saatten sonra aramanızı bekler, sormanızı bekler, ilgi göstermenizi bekler, düşünmenizi bekler, çabalamanızı bekler… En umursamaz ilişkide bile, umursamaz görünür ama umursanmayı bekler. Yani bekler de bekler. İşte bu yüzden bir kadının ömrü beklemekle geçer.

Bir kadın asla karşısındakini olduğu gibi kabul edip, elindekiyle mutlu olmayı bilmez. Bir erkek yeterince arıyorsa daha çok aramasını ister, daha çok aradığın da daha az aramasını. Özel günleri hatırlamıyorsa zorla hatırlamasını ister, sonra da zorla hatırlamaktansa hiç hatırlamamasını. Fiziksel olarak da öyle. Mesela karşısındaki erkek kısa saçlıysa saçını biraz daha uzatmasını, hantal görünüyorsa biraz daha fit olmasını ya da giyim tarzını onun zevkine göre uyarlamasını.

Ayrıca bir kadın potansiyel ilgi manyağıdır. Bir erkeğe karşı bir şeyler hissediyorsa ilgi görmekten mutlu olması ne ala, ona lafım yok. Ama bir kadın zaman zaman hiçbir şey hissetmediği bir erkeğin ilgisinden de hoşlanabilir. O ilgiyle alıp egosunu güzelce bir siler, parlatır, cilalar sonra da ondan sıkılır ve kurtulmak için var gücüyle uğraşır. Parlayan egosuyla gördüğü ilgiyi beğenmemeye başlar, ilgiden kurtulunca da “ne olacak benim bu halim” diye yakınır da yakınır.

Kadın oldukça riskli bir canlıdır. Bir an mutluyken bir diğer an mutsuz olabilir. Her an depresyona girip, birden depresyondan çıkabilir. Bir anda parlayıp, bir anda sönebilir. Merkür’den etkilenir, havanın kasvetli olmasından etkilenir, hormonlarının çıldırmış olmasından etkilenebilir ve tutarsız hareketlerine çok güzel kılıflar uydurup, onlar için çokta şahane bahaneler bulabilir.

Bitti mi sanıyorsunuz? Tabi ki de hayır! Devamı gelecek çünkü bir kadının anatomisinden 12 ciltlik kitap yazılabilir. Ve beyler biliyorum belki de ilk kez bu yazımı sonuna kadar destekliyor ve muhtemelen kadın milletiyle ilgili yazdıklarımın hepsine katılıyorsunuz.

Ama asıl komik olan ne biliyor musunuz?

Siz, bizim bu dengesiz, tutarsız ve ne istediğini bilmeyen halimizden yaka silkip, sonra da yine bize aşık oluyorsunuz!

Cuma, Mayıs 27

Stylogami®: KIRMIZI pantalon nasıl giyilir?


Geçen sene her yerde görmeye başladığımız jean gömlekleri, cart renk pantalonlarımızla birleştirdim. Nihayet havalar da ısındı. Dışarda fotoğraf çekmek daha eğlenceli oldu. Geriye yazın tam anlamıyla gelmesini beklemek kaldı.


Blue jean gömleklerin her tonunu çok seviyorum. Çok açık olanları fazla 80'ler olsa da, bence yine açık renk bir jeanle çok yakışıyor. Kırmızı, fuşya, mavi,yeşil... Bu sezon bolca gördüğümüz neon renkleri siyah, beyaz atlet veya t-shirtlerle kombinleyebilirsiniz. Kot rengi ile de uyum sağlayan pantalonların üstüne ceket veya ince bir hırka giyebilirsiniz. Ceket seçiminde, atletin tam ters rengini tercih etmekte işin püf noktası.
Mesela, beyaz atlet+ siyah ceket+ fuşya pantalon veya siyah atlet+ pudra rengi ceket+ yeşil pantalon şık ve güzel seçimler olacaktır.

             

Mavi gömlekle en uyumlu takı rengi tabi ki gümüş oldu. Süet vintage kemerimle, düşük bel pantalonlarla yaşanan kazalara karşı önlem aldım :)







Gömlek// Topshop, Pantalon// Bershka, Ayakkabı, Kolye, Bilezik// H&M

      
 Ciao!!!

Pazartesi, Mayıs 16

Beckham Erkekleri!

Beckham erkeklerini şüphesiz hepimiz seviyoruz. Her zaman iyi giyinmesini bilen baba Beckham, oğullarına da çok iyi bir örnek. Tabi bu başarılı seçimlerde Victoria kızımızı da unutmamak lazım. Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın olmalı değil mi? 

 

Şimdi stillerine bir göz atalım isterseniz.. Katıldıkları davette şık bir Beckham ailesi görüyoruz. Her zaman olduğu gibi uyum içinde olan aile bu sefer bej rengi tercih etmiş. Büyük ihtimal bütün bunlarda Vicky'nin parmağı var ama yapacak birşey yok. David'in stili Victoria'dan sonra bir hayli değişmiş olsa da onlar bu şekilde uyumlu ve güzel bir çiftler. Her halleriyle güzeller.
Benzer stili yakalamak için: Massimo Dutti, Burberry ve Sarar'a uğrabilirsiniz.     
             

Mutlu bir şekilde yuvalarına koşan Beckham'ları bu sefer havaalanında görüyoruz. Uçakta olsa, yolculuk tabi rahat olmak gerekiyor. Siyah eşofmanların içinde yine yakaladıkları uyumla harika görünüyorlar. David'in beyaz t-shirt üstüne salaş hırkası mükemmel bir seçim. Altına hafif bol bir jean ve Burberry ayakkabılarla hem rahat hem de çok stilish görünüyor. Küçük Romeo yine babasının izinde.. Taktığı bereyle, büyüyünce babasının tahtını ele geçirecek. Laf ola beri gele, derken bere de öyle her erkeğe yakışmaz. Beyler, size bir tavsiye çok zor da kalmadıkça ya da David veya Tarkan'a benzemiyorsanız, bere takmaktan kaçının. Cool değil aksine Comik oluyorsunuz. Benden söylemesi :)

Benzer stili yakalamak için: Diesel, Zara, Harvey Nichols'a göz atabilirsiniz..

Perşembe, Nisan 28

İlkbahar/yaz Sezonu Must Havezzz!!!

Son zamanlarda en çok bayıldığım ayakkabılardan biri Toms, hem çok rahat hem herşeyle kolaylıkla uyum sağlıyor. Geçen sezon çoğu kişinin ayağında görmüştük ama hala bir tane satın almadıysanız haftaya Vakkorama'ya bir uğrayın. Yeni sezon ürünler geliyor. Favorilerimden bir kaçını sizle paylaşıyorum. Bunları Türkiye'de bulabilir miyiz, hiç sanmıyorum :)



 



Herve Leger'in yarattığı bandaj modası ayakkabılara da yansıdı. Bunlarda Toms'ların kışlık sezonundan. Bunları daha çok seviyorum. Önümüzdeki kış yeni Ugg olarak herkesin ayağında göreceğimizden şüphem yok.




 

Gelelim ikinci favorime; Converse'lerden sonra bizi en çok mutlu eden şey şüphesiz Superga'ların geri dönüşü oldu.  Bilstore, Beymen, Jeans Lab'de bulabilirsiniz. Renk renk, cıvıl cıvıllar sizce de bir türlü ülkemize gelemeyen baharı yansıtmıyorlar mı?


 





Salı, Nisan 26

Stylogami®: Kat Kat Giyinme Sanatı #3..

Biraz güneş gördük, hemen şımardık. Güneş var ama genede üşüyoruz tabi ki. Kazağımızı, ugglarımızı
 giydik; güneşin kemiklerimize işleyen enerjisini sonuna kadar içimize çektik.


 


Stylogami®'ye gelecek olursak; geçtiğimiz sezondan beri her yerde karşımıza çıkan mini etekleri, uzun kazak veya bol kısa elbiselerin altına giymeyi çok seviyorum. Özellikle Matthew Williamson'ın H&M için yaptığı bu kazak favorim, renkler, şekiller harika. Üstüme aldığım salaş hırkayla da yeni deyişle -özenilmemiş bir style- yarattım :)

 

Kazak// H&M, Etek// H&M, Hırka// Armani, Ayakkabı// UGG

Pazartesi, Nisan 25

Ooo La La Carpe Diem Baby!


Hani şu karmaşık kadın beynimizle yıllardır erkekleri anlamaya çalışıyor, onların hareketlerinin altında neler yattığını çözebilmek için kendimizi paralıyoruz ya boşa uğraşıyoruz. Çünkü erkek beyni bizim düşündüğümüz gibi işlemiyor. Onların hareketlerinin altında bizimkiler gibi binlerce şey yatmıyor. Davranışları oldukça düz bir mantıkla ilerlerken, söyledikleri sözlerin altında hiçbir zaman bizimkiler gibi farklı alt metinler olmuyor.

Onların düşünce sisteminde bizimki gibi manyak labirentler, kıvrımlı sinir bozucu yollar ve anormal çıkmaz sokaklar yok. Aksine düşündükleri ve hissettikleriyle yaptıkları arasında sadece dümdüz bir çizgi var. Dümdüz ve kısacık bir çizgi… İşte hepsi bu!

Yani bir erkek o an bize ilgi göstermek isterse gösteriyor, istemezse göstermiyor. Bize karşı aşkı hissederse yaşıyor, artık hissetmediğini düşündüğü an çekip gidiyor. Geri dönmek isterse dönüyor, istemezse dönmüyor. Ne geçmişi sorguluyor ne de geleceği, sadece o an ne hissediyorsa onu yaşıyor. Yani, O La La, Carpe Diem Baby!


Peki biz napıyoruz? Her defasında aynı hataya düşüp her şeyi didik didik ediyoruz, saç baş yoluyoruz, tırnaklarımızı yiyoruz. Ve olayları her defasında trajik hale getirip bide üstüne bunlara inanıyoruz.

Mesela yeni tanıştığımız biri bizi ertesi gün aramıyorsa; ne o erkeğin başına bir şey gelmiş oluyor, ne toplantısı çıkmış, ne şarjı bitmiş oluyor ne de telefon numaramızı kaybetmiş. Sadece aramak istememiş ve aramamış oluyor. İşte bu kadar basit!

Ama biz napıyoruz bunu kabullenmiyoruz, kabullene-mi-yo-ruz! Ve bir erkek beyninin sakin işleyişinin aksine, biz her seferinde kendimizinkini “niçin”lerle doldurup taşırıyoruz.

“Niçin beni kıskanmıyor?”, “Niçin aramıyor?”, “Niçin beni terketti?”, “Niçin böyle davranıyor?”...

“Niçin durup dururken mesaj attı?” “Niçin beni aradı?” “Niçin bana karşı bu kadar iyi?”…

“Bi’ dur be kadın bi’ dur sorgulama artık! O an öyle istedi ve yaptı, öyle hissetti ve yaptı, olay bu kadar basit!” demiyoruz. Ve kendi küçük kuş beynimizin bizi her defasında yiyip bitirmesine izin veriyoruz.

Bravo bize!

Peki onların bu kadar düz mantık olduğunu kabullenip de artık hiçbir şeyi sorgulamadan, üzülmeden, kırılmadan onlar gibi yaşayabilir miyiz dersiniz? Cevap açık değil mi?
Yaşayamayız, yapamayız. Bu imkansız. Yaradılışımız böyleyken biz kadın milleti düşünüp sorgulamadan duramayız.
Öyleyse yapacak bir şey yok…

Seni versinler ellere, beni vursunlar, sana carpe diem’in tatlı yolları, bana kuruntular…

Ne de olsa erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten…

Perşembe, Nisan 7

Hediyelerle geri döndük!!!

 

Nisan ayında hediyeleriniz Pinkylola'dan!!! Kazanmak için yapmanız gereken facebookta bulunan Pinkylola ve NuoVecc sayfalarını like etmek, bloglarımızı izlemeye almak. Yorum bölümüne isminizi ve mail adresinizi de yazmayı unutmayın!
Yapılacak çekilişle Pinkylola tasarım 3 adet yeni sezon yüzük, 1 adet çanta, 1 çift küpe ve 2 sürpriz hediyemizden birini veriyoruz! Hadi hemen tıklaa, kazan!!!






Salı, Mart 22

Stylogami®: Kat Kat Giyinme Sanatı #4_ Inspector Gadget Style

Yağmur yağıyor , hava soğuk moraller bozuk. Ama biz kendimize yine eğlenecek bir şeyler bulduk. 
kat kat giyinmeye devam, size bu sefer soğuk havalar için bir Stylogami® yaptım.

Beyaz atlet, Gri kazak // Zara, Siyah hırka // Armani, Pardesü // Michael Kors

 
+
+
 
+
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...