Pazartesi, Aralık 27

Ayakkabı Kadar Sevdiğin, Başka Ne Var Bildiğin?

Tüm kadınlar ayakkabılarına bir şekilde değer verir. Kimi kadın onlara tapar, kimi onlardan koleksiyon yapar, kimi rahatlığına, kimi şıklığına, kimi modeline, kimi rengine bakar ama her kadın özünde ayakkabılarını sever, özen gösterir, ayrı bir yere koyar. Ayakkabı değerlidir ve kadınların ayakkabılarına olan bağlılığı oldukça fazladır. Eminim ki her kadın gibi senin de ayakkabılarınla olan ilişkin özeldir ve onların yeri ayrıdır. Hepimizin bu obsesif halinin nedeni aslında çok basittir, özünde küçücük bir ayrıntı yatar ve her şeyi açıklar. Hiçbir zaman fark edilmese de bir kadının ayakkabılarıyla olan ilişkisi, hayatına girmiş, girmesini istediği ya da girecek olan erkeklerle olan ilişkisiyle birebir aynıdır. Yani özünde kadın ayakkabı ilişkisiyle kadın erkek ilişkisinin hiçbir farkı yoktur.Nasıl mı?

Alışveriş merkezlerine, mağazalara, özel butiklere nereye bakarsan bak ayakkabı deyince çeşit çoktur ama ayağına ve tarzına yakışanını bulmak zordur. Güzel ve tam senlik bir ayakkabı bulduğunda ve ona sahip olduğunda, sana onunla gezerken hissettiğin kadar iyi hissettirebilecek çok az şey vardır. Bu hissi seversin çünkü sana kendini değerli hissettirir. Tıpkı doğru erkek gibi.

Ya da yanlış bir ilişki gibi zaman zaman ayakkabıların da hiç istediğin gibi çıkmaz acı verir. Her adımında o kadar vurur ve can acıtır ki, onları ayağından bir an önce çıkarıp atmak istersin. Ayakkabı ayağındayken bile çıkaracağın anı düşünür, ne kadar rahatlayacağını hayal eder durursun. Her ne yapıyor olursan ol, aklının bir yarısı hep o acı veren ayakkabılarındadır, ilgin dağınık, için sıkıntılıdır. Aklını çok fazla başka şeye veremezsin ve gittikçe daha da kötü hissedersin. Sonunda fırsat bulup onları çıkardığındaysa, o soğuk taşa basma hissinin verdiği rahatlık başka hiçbir şeyde yoktur. Bir anda yüzünü bir gülümseme kaplar, için rahatlar. Beynindeki düşünceler, ayağındaki ağrı hepsi bir anda yok olur. Bir daha asla bu ayakkabıları giymeyeceğim dersin, atarsın gider.
Bazen de tam tersidir, bazı ayakkabılarını o kadar çok seversin ki ayağını sıksalar bile yine de giyersin. Sırf ayakkabına duyduğun sevgi yüzünden, onun sana yaşatacağı acıyı görmezden gelir, çektiğin o acıya bile değermiş gibi hissedersin. Ve o tarz ayakkabılar öyle illet şeylerdir ki çıkarsan da ayağını hala acıtır, hatta izi kalır ve geçmesi zaman alır.

Üstelik bazı zamanlar durum daha da vahimdir. O çok kıymetli ayakkabıların ayağını yara yapana kadar vurur. Sen ise uslanmaz, iflah olmaz şekilde onları çok seviyorsun diye vurduğu yere yara bandı takıp yine giyersin. Bazen yara bandı bile işe yaramaz ayakkabılar ayağını kanatır. Ve işte o noktada artık onlardan kurtulmanın vakti gelmiş ve geçiyordur bile. Üstelik ayakkabınla işin bittiğinde ve çıkarıp attığında dahi yaptığı yara hala ordadır, kolay kolay kapanmaz. Onun üstüne başka ayakkabılar denesen bile yara kapanmadıkça acısı geçmez. Geçmesi zaman alır, hatta bazen izi kalır.
Bu yüzden doğru erkeği aramak gibi doğru ayakkabı için de uzun arayışlara girmen gerekebilir. Önce doğru numarayı bulman gerekir üstelik doğru numarayı bulsan bile doğru ayakkabıyı bulman yine de zor olabilir. Bazen tam ayağıma göre deyip aldığın bir ayakkabı zamanla ayağına bollaşır ve bir an önce senden kurtulmak istiyormuş gibi ayağından çıkıp durur, bazen de ayağın öyle şişer ki ayağına tam olan ayakkabın deli gibi seni sıkmaya başlar, çıkarıp atmak istersin. En kötüsü de bazen zamanında çok severek aldığın ayakkabın eskidikçe, patlar, çatlar, kopar, fire verir, sana eskisi kadar güzel gözükmez, giyilesi kalmaz.
Çeşit çeşit, renk renk, model model olsa da ayakkabılar tıpkı ilişki yaşanacak temel erkek çeşitleri gibi 2 ana kategoriye ayrılırlar; topuklular ve düz modeller.
Topuklu modelleri rahatlığından çok güzelliği için tercih edersin, onunla gezmenin en büyük avantajı sana verdiği kendine güven hissidir. Ama risklidir, çok can acıtabilir, seni düşürebilir ya da topuğu kırılarak seni yarı yolda bırakabilir. Yani sağı solu belli olmaz, güzelliği rahatlık vermez, güvenilmez.

Rahatlık verense düz ayakkabılarındır. Onlarla kendini iyi hissedersin. Senin konforun için çok fazla özellik ve seçenek sunar çünkü onların tek derdi gerçekten senin rahatlığındır. Ayağında topuklu ayakkabı kadar güzel durmayabilir ve sana onların verdiği kendine güven hissini vermeyebilir ama düz ayakkabı o kadar rahattır ki sana huzur verir. O kadar çekici olmasa da onunla daha hızlı yol alırsın ve asla seni yarı yolda bırakmaz.

Bilirsin ki onlar uzun yürüyüşlerinin vazgeçilmezidir.

Yani rengi, dayanıklılığı, numarası, modeli derken tıpkı etrafımızdaki erkekler gibi ayakkabılarda da çeşit çok ama mükemmel ayakkabı yoktur. Her aradığını bir arada bulabilmen neredeyse imkansıza yakındır. Bu yüzden yapman gereken en mantıklı şey ne istediğini belirleyip mükemmeli değil, mükemmele yakını arayıp bulmaktır. Yok gibi gözükse de bir yerlerde elbet mükemmele yakın bir ayakkabı vardır.

Peki hala bulamadın mı? Üzülme, her yeni sezon yeni modeller demektir ve her sezon mükemmele yakın arayışın için yeni bir umuttur. İyi alışverişler!

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...