Perşembe, Aralık 16

Fala İnanma, Falsız Kalma!


Öyle ya da böyle hepimiz psikoloğa gideriz, kimimiz bu işin ehli bir uzmanın karşısına geçer sorunlarımızı çözmeye çalışır, kimimizse psikolog niyetine bir falcının karşısına oturur duymak istediklerimizi söylemesini ümit ederek hevesle bizim için yarattığı kaderi dinleriz. Dertler ya da beklentiler büyükse 'çok iyi bir falcı biliyorum' referanslarını toplar, paramızı yatırır, moralimizi düzeltiriz, beklentiler fazla değilse de günlük astroloji falı niyetine 'hadi kapattım bir bak bari' modunda uzman arkadaştan ya da aile büyüğünden güzel şeyler duymayı bekleriz. Evet falcılar da bir nevi psikologlarımızdır ve bir falın beklentisi bizi belirli bir süre iyi hissettirmeye ve beklentiler içine sokmaya yeter de artar bile…

Bu iş fal kapama sanatıyla başlar; falımızın doğru çıkması için fincanı kapadıktan sonra saat yönünde dairesel hareketlerle karıştırmalı, ikinci etapta da kendimize doğru çevirmeliyiz aksi takdirde fal fallıktan çıkar karşımızdakinin bakası kaçar. Üstelik bir de soğurken üstüne yüzük bıraktık mı yaşadık, falda kesin ‘evlilik’!

Üstelik ‘kahve falı bakabilme yeteneği’ dediğin şey bir kadının DNA’sında mutlaka olmalıdır. 18-25 yaş aralığında ortaya çıkmalı, 35 yaşlarında uzmanlık seviyesine ulaşılmalıdır. ‘Ben bakamıyorum ki!’, ‘ Ben orda sırf telve görüyorum’ cümleleri hemcinslerinin kişiye kınayan bakışlar atması hatta küçümsemesi için paha biçilmez kalıplardır. Bu nedenle altın kural şudur ki; gruptaki en zayıf halka olmamak için fal bakamıyorsanız bile, fal bakabiliyormuş gibi yapın, korkmayın uydurun her şey uydurmakla başlar…

Gelelim telvenin büyüsüne… Hangimiz fincanda çıkan harflerle hayatımızda olan ya da olmasını istediğimiz kişileri bağdaştırmaya çalışmamışızdır ki, hatta isim-harf eşleşmesi yakalayamazsak soyadında harfi bulmaya çalışır, o da olmazsa ‘Emin misin E mi? Yan dönmüş M olmasın?’ zorlamasında bile bulunuruz. Olacak olaylara öyle bir kesin gözüyle bakarız ki 3 vakte kadar lafını duyar duymaz karşımızdakinden '3 hafta mı 3 ay mı?' diye kesin bir tarih ister 3 günde karar kılar tam 72 saatimizi heyecan içinde geçiririz. Peki fallarda çıkan o uzun uzun yollar bizi nerelere götürmemiştir ki, gönlümüzde Jamaika varsa 'Kesin Jamaika’ya gidiyorum' bile dedirtir bize.

Biraz da hayvanat bahçesi kıvamındadır kahve fallarımız; kısmetli balıklardan, muratlı develere, hayırlı atlardan, düşman yılanlara ve bolca haber getiren kuşlara kadar hepsinin falımıza uğramışlığı vardır mutlaka! Üstelik fal dediğin şey karmaşık bir bilimdir, tarot kartlarından destek aldığı olur, hatta astrolojiden bile yararlanır. 'Bak bu uzun boylu kesin boğa, olmadı koç burcu' cümleleri gayet olağandır. Üstelik üç kademelidir; fincanda istediklerimiz çıkmadıysa alternatifi tabak vardır, tabakta çıkmazsa ters çevrilip dilek tutma usulüyle illa ki umut verici şeyler itinayla yaratılır. Beklenen şeylerin çıkmadığı fala inanılmaz, tam da beklediğimiz şeyleri duyduğumuz fal ise bizim için kutsaldır. Yani sözün özü fal bizler için mutluluktur, umuttur, beklentidir, deşarj olma sanatıdır.

Ve bu kadar ballandıra ballandıra anlattıktan sonra şimdi şöyle kallavi bir Türk kahvesi içip fal kapatma zamanıdır. Aman içiniz hiç kararmasın, yüreğiniz hoplamasın, alacağınız haberler çok kısmetli, yollarınız uzun uzun, balıklarınız bol olsun... Yani neyse halin çıksın falin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...